8 Ocak 2012 Pazar

Nilay Örnek'ten 'Muhteşem Yüzyıl' yorumları..

Bir dönem gerçek bir “yabancı dizi junkie”siydim; günlerimi CNBC-e’nin yayın akışına göre planlar, sevdiğim dizilerin DVD’lerini ele geçirdiğim takdirde bir izin günümü odadan bile çıkmadan geçirirdim.

Arkadaşının apandisitinin patlamak üzere olduğunu ER dizisinden edindiği tecrübeyle anlayan, bilgisayar kartuşunun içine saklanan eroin ve kokainin köpeklerce fark edilmeyeceğini CSI’dan öğrenen, çocukluğunda ilkokul müsamere kasedinin üzerine bile en sevdiği dizi olan “Beyaz Gölge”yi çeken; “Fame-Şöhret” ya da “Ziyaretçiler”in bir bölümünü seyredemedi diye tüm gün mızıldanan biriydim.

Nip/Tuck, Lost, Monk, Dexter, Prison Break, House, How I Met Your Mother, Six Feet Under, CSI (ama New York), Everbody Loves Raymond, Sex and the City, Smallville, The Simpsons, South Park... Şu bünyeye çok şey indirdim!

O dönem ev halkıyla da “yerli” ve “yabancı” diziciler olarak ikiye ayrıldığımız için ancak reklam aralarında görüşebildik. Her daim karakterleri anlamak için yerli dizilere bir iki bölüm baktım; sonra bir kenara attım bozcaada

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder